Üniversite okumak, artık her gencin hayali olmaktan çıkmış durumda. Özellikle son on yılda Google istatistiklerine göre “üniversite okumak vakit kaybı mı?” tarzı sorular çok sık sorulmaya başlanmış. Bunun altında yatan ve insanlara artık üniversite gibi yüksek bir kurumun önemsizleştiğini gösteren etkenler nelerdir?
Üniversite Okumak Vakit Kaybı mı?
Bu sorunun cevabı kısmen ulusal kısmen de uluslararasdır. Ulusal kısmına yani ülkemize gelecek olursak, Türkiye’nin neredeyse her ilinde artık üniversite bulunmakta. Eskiden sayıları çok az olan ve sadece nitelikli öğrencilerin alındığı üniversiteler yerine “herkes için üniversite” sloganıyla, neredeyse herkesin kabul edildiği üniversiteler ortaya çıkmıştır. Üniversite, bir binası ve bahçesi olan bir eğitim merkezi değildir. Bu üniversiteler ile birlikte, artık her bölümün her üniversitede açılması nedeniyle de neredeyse üniversitelerin de isim faktörü etkisi kalmamıştır. Örnek vermek gerekirse, siz tarih okumak istiyorsunuz ama tarih bölümü en az yüz üniversitede de var. Bu şu demek oluyor, siz mezun olduğunuz sene binlerce tarihçi de mezun olmuş oluyor. Kimisi İstanbul’dan kimisi Ankara’dan kimisi de Hakkari’den. Bu durumda, devletin ya da özel sektörün bu kadar tarihçi için istihdam yaratması elbette mümkün olamaz. Sonuç olarak dört yıl verip okudunuz bölüm sonrası diplomalı işsizler grubuna üye olmuş oluyorsunuz. Bu durumu nasıl değiştirip, kendinizi nasıl ön plana çıkaracağınızı anlatacağım.
Son zamanlarda yükselen ve altında bazı duygusal, ailevi ve sosyolojik nedenlerin yatmış olduğu “ Bölüm fark etmez, üniversite okumak için buradan kaçayım yeter.” Düşünce tarzı aslında bu sorunların büyümesinin en büyük kaynaklarındandır. Üniversite birinci sınıfta, daha önce hiç tarih kitabı okumamış, sanatla ilgilenmemiş, entelektüel bir birikim yapmamış ama sanat tarihi okumak için gelen bir arkadaşım vardı. Neden bu bölümü tercih ettin diye sorduğumda da, puanının buna yettiğini ve bölümü bitirince ne olacağını dahi bilmediğini söylemişti.
Uluslararası cevabına gelecek olursak, bu aslında teknoloji devrimine ve endüstriye dayanmaktadır. Yukarıda bahsettiğim durumlar, bizim ülkemizin kanayan yarası olsa da, bu duruma benzer bazı olaylar diğer ülkelerde de yaşanmaktadır. Bu yüzden, artık özellikle çok uluslu şirketler örneğin, Microsoft, YouTube, Facebook ve IBM gibi teknoloji devleri üniversiteye değil, kişiye odaklanmaya başlamışlardır. Bu nasıl gerçekleşmektedir?
Şimdi size çok daha iyi kavramanız için bir karşılaştırmalı örnek anlatayım, Türkiye’nin en iyi üniversitelerinden olan Boğaziçi üniversitesinde okuyan bir öğrenci ile Şırnak Üniversitesinde okuyan bir kişiyi ele alalım. Bu kişilerden Boğaziçi Üniversitesi eğitimi ile ilerleyen arkadaşımız, okulda öğrenmiş olduğu İngilizce ve belki de ikinci bir dil olarak Fransızca ile mezun olduğunu sayalım. Şırnak’da okuyan arkadaşımız, okul boyunca üç dil öğrenmiş, seminerlere katılmış, mesleğine yönelik online sertifikalar almış, uzmanlaşmak istediği alanda bir blog sitesi açmış ve internet ile yurtdışından dostluklar edinmiş kendine bir network yaratmıştır diyelim. Bu iki öğrenci de iş başvurusu için sizin karşınıza gelirse, sadece Boğaziçi eğitimi almış ve kendine bir şey katmamış bir öğrenciyi mi, dört yılda kendini bir çığ gibi geliştirmiş bir öğrenciyi mi kabul ederdiniz?
Online Eğitim
İnternet, günümüz dünyasının online üniversitesidir. Eminim hepiniz bir şekilde Udemy hakkında bazı şeyler duymuşsunuzdur. Benim, kod yazmayı bu siteden öğrenip aylık binlerce lira kazanan arkadaşlarım bulunmakta. Sadece kodlama değil, dijital çağın ortaya çıkardığı dijital meslekler de büyük önem kazanmıştır. Dijital pazarlama, sosyal medya yöneticiliği, blogger, içerik üreticisi ve grafik uzmanı gibi meslekler oldukça talep görmekte. İnterneti sadece film izlemek ve oyun oynamak için kullanmaz, sertifikalar almak , dil öğrenmek seminerlere katılmak ve kendiniizi geliştirmek için kullanırsanız, diplomaya ihtiyacınız kalmayacaktır. İnternet, artık çağın sonsuz kütüphanesidir. Günümüzde artık dil bilmek, kendini geliştirmek isteyenlerin ve iyi bir geleceğe sahip olmak isteyenlern ilk durağı. Bunun için hazırlamış olduğum evde İngilizce öğrenme ve yabancı dil öğrenme uygulamaları yazılarıma göz atabilirsiniz.
Üniversite Okumak Ne Demektir?
Buraya kadar “Üniversite okumak vakit kaybı mı?” sorusunun arka planında yatan sosyolojik, teknolojik, ekonomik ve toplumsal nedenlere göz gezdirdik. Yazının bu kısmına kadar aklınızda “Tamam o zaman ben hemen internetten kendimi geliştireyim, okumaya gerek yok.” Gibi bir düşünceniz varsa hemen silin. Üniversite, sadece dört tarafı duvarlarla çevrili ve başınızda bir hocanın bulunduğu bir sistem değildir. Üniversite, benim görüşüme göre kesinlikle yurt dışında, imkan yoksa şehir dışında ama kesinlikle aile yanında okunmamalıdır. Üniversite hayatı gibi bir söz duymuşsunuzdur. Orada geçen hayat sözcüğü gerçekten de bir hayatı temsil eder. Üniversite, size kendi başınıza ayakta durabilme, kendi ekonomik dengelerinizi ayarlayabilme, zorluklara karşı tek başına mücadele edebilme, toplumun her bölümünden insanı tanıyabilme, network(iş çevresi gibi düşebilirsiniz.) kurabilme gibi hayatınızı değiştirecibilecek kazanımlar sağlayacaktır.
Üniversite Nasıl Okunmalı?
Üniversitede, hocalardan bir şey beklemek büyük bir yanlıştır. Ben buraya öğrenmeye geldim, hocam anlat bana ben de öğreneyim demek, lise mantığıdır. Eğitim sistemimiz, neredeyse binlerce yıllık klasik eğitim sisteminin devamdır. Bir öğretmen ve bir sınıf içerisinde onu dinleyen, tek kaynakları onlara ders anlatan öğretmen olan öğrencilerin bulunduğu bu sistem, antik çağdan beri devam ediyor. Üniversite aslında birey üzerine kurulmuştur. Yukarıda bahsettiğim gibi, her şey sizin kendinizde biter. Artık modern internet çağında yaşıyoruz, hocanızın söylediği bir kelimeyi internette arattığınız zaman, hocanızın bile bilmediği şeyleri bulabilirsiniz.
Üniversitede, saatlerce kütüphaneden çıkmadan ders çalışan insanlar vardır. Unutmayın ki, her şeyin fazlası zarardır. Üniversite, size yeni bir hayat sunmak için vardır. Siz bu hayatı elinizin tersiyle iterek, sadece derslere odaklanır ve kafayı buna takarsanız, etrafınızda şekillenen hayatı göremezsiniz. Çok sevdiğim bir hocamın bir sözü vardı; “Günlük olarak tekrarınızı yapın, sınavlara iki hafta kaldığında çok sıkı çalışmaya başlayın. Sınav haftası bitince de istediğiniz kadar eğlenin.” Bill Gates’in meşhur bir sözünü de eklemek istiyorum. “Ben bazı derslerin sınavlarını geçemedim ama arkadaşım hepsini geçti. O şimdi Microsoft’da başarılı bir mühendis, ben ise Microsoft’un sahibiyim.” Dersler size her şeyi katmaz. Yukarıda bahsettiğim gibi, topluma karışmak, hobi edinmek, yeni insanlar tanımak, yeni diller öğrenmek, yurt dışına ya da yakın şehirleri ziyaret etmek bile sizin dünya görüşünüzü etkileyecektir. Not ortalaması çok yüksek olmasına ve Erasmus sınavını kazanmasına rağmen, ortalamam düşer diye Polonya’ya gitmeyen sorunlu bir insan tanımıştım.(Evet, sorunlu.)
Üniversite Okumak Vakit Kaybı mı?
Bu sorunun cevaplarını kısaca sıralamak gerekirse, üniversite okumanın değer kaybı yaşadığı bazı nedenler şunlardır: Sadece üniversite okuyorum diyebilmek için üniversiteye gitmek, gene aynı mantıkla ailesinin yanından kaçmak için hiç bilmediği bölümü okumak, devletin yüzlerce üniversite açması ve bu durumun büyük bir işşizliğe sebep olması. Diğer yandan yapay zeka, kodlama, sosyal medya ve online işlerin sayısının artmasına bağlı olarak üniversite okumadan da yüksek gelirler elde edebileceğiniz iş kollarının ortaya çıkması.
Güncel yazılarımdan haberdar olmak ve bana destek olmak için yan tarafta bulunan zil butonuna tıklayabilirsiniz.
0 Replies to “Üniversite Okumak Vakit Kaybı mı? Üniversite okumak ne demektir?”