Samet Tuncay: Dil ve tarih aslında birbirinden koparılamaz iki alan. Dil dediğimiz şey, sadece kelimelerden ibaret değil; bir toplumun geçmişini, düşünce sistemini, kültürünü yansıtan bir yapı. Tarih de aynı şekilde, dilin nasıl şekillendiğini ve değiştiğini anlamak için en büyük kaynaklardan biri. Mesela, bir savaş ya da göç hareketi sadece siyasi bir olay değildir, o bölgenin diline de yansır, kelimeler değişir, ifadeler farklılaşır.
Benim tarihe ilgim, sadece savaşlar ya da büyük olaylarla ilgili değil; insanların hayatlarının, kültürlerinin nasıl şekillendiğiyle ilgili. Tarihi bir olayın, gündelik hayatta nasıl etkiler yarattığını keşfetmek beni hep büyülemiştir. Düşünün, matbaanın icadı sadece kitap basmayı kolaylaştırmadı, düşünce özgürlüğünü ve eğitimi de kökünden değiştirdi. İşte ben de tarih anlatırken, olayların sadece “ne” olduğuna değil, “nasıl” ve “neden” olduğuna odaklanıyorum.
Samet Tuncay: Kavşak, tam anlamıyla yolların birleştiği ve insanların yön değiştirdiği yer demek. Tarih de aynen böyle bir yol haritası gibi. Bazen küçük bir olay, koca bir milletin yönünü değiştiriyor. Mesela, yazının icadı ya da sanayi devrimi… Bunlar yalnızca “önemli olaylar” değil, insanlığın tamamen yeni bir istikamete sapmasına neden olan kavşak noktaları.
Kitapta da bu tür kırılma anlarına odaklandım. Sadece “şu tarihte bu oldu” demek yerine, bu olayların uzun vadede neleri değiştirdiğini anlatmak istedim. Tarih, sadece geçmişin bir dökümü değil, bugünü anlamamıza yardımcı olan bir pusula.
Samet Tuncay: Kesinlikle! Çünkü tarih, genellikle sıkıcı ve ağır bir akademik dil ile anlatılıyor. Oysa ki tarih, gerçek insanların yaşadığı gerçek olaylardan oluşuyor. O dönemde insanlar gülüyordu, üzülüyordu, şaşırıyordu… Ben de bunu yansıtmak istedim.
Ayrıca mizah, bazı şeyleri daha akılda kalıcı hale getiriyor. Bir olayı okurken gülümsediğinizde ya da “Vay be, bunu hiç böyle düşünmemiştim!” dediğinizde, o bilgi aklınızda daha kalıcı oluyor. Tarih anlatımını ağır ders kitaplarından çıkarmak ve günlük hayatta konuştuğumuz gibi anlatmak gerektiğini düşünüyorum.
Samet Tuncay: Seçim yapmak gerçekten zordu. Çünkü tarih o kadar geniş bir alan ki, hangi olayları koysam diğerine haksızlık etmiş gibi hissettim. Ama bazı kriterler belirledim. Öncelikle, bir olayın sadece bir bölgeyi değil, tüm dünyayı nasıl etkilediğine baktım. Mesela, Amerikan Bağımsızlık Savaşı sadece ABD için değil, modern demokrasinin gelişimi için de bir dönüm noktasıydı.
İkinci olarak, okuyucunun ilgisini çekecek ve düşündürecek olayları seçmeye çalıştım. Yoksa her savaşı, her anlaşmayı koymaya kalksak kitap bir ansiklopediye dönüşürdü. En zorlandığım kısım, Orta Çağ’la ilgili seçimlerdi. Çünkü bu dönem çok uzun ve içinde inanılmaz dönüşümler barındırıyor. Ama kitap boyunca çeşitliliği korumaya çalıştım.
Samet Tuncay: İstanbul’un Fethi benim için en etkileyici olaylardan biri oldu. Çünkü bu sadece bir şehir kuşatması değildi, bir çağın kapanıp yenisinin açıldığı anlardan biriydi. Fatih Sultan Mehmet’in stratejisi, ileri görüşlülüğü, mühendislik bilgisi beni her zaman etkilemiştir.
Ama “O dönemde yaşamak ister miydim?” sorusuna gelince… Sanırım günümüzde yaşamak daha güvenli! Tarihin içine girip bir gün geçirmek isterdim ama geri dönüş biletim olması şartıyla. (Gülüyor.)
Samet Tuncay: Sanırım en önemli derslerden biri, hoşgörü ve barışın ne kadar kıymetli olduğunu kavramak. Tarih bize sürekli aynı şeyi gösteriyor: Kendi iç çekişmelerine boğulan toplumlar, uzun vadede hep kaybediyor. Bölünmeler, savaşlar, nefret söylemleri hiçbir topluma kazanç sağlamamış.
Bir de ekonomik krizler ve büyük dönüşümler konusunda geçmişe daha çok bakmamız lazım. Mesela 1929 Büyük Buhranı’ndan alınacak dersler var. Bugün ekonominin nasıl dalgalandığını anlamak için tarihe bakmak çok önemli.
Samet Tuncay: Tarihte yanlış bilinen o kadar çok şey var ki! Ama bence en büyüklerinden biri, Osmanlı’nın gerileme süreciyle ilgili algıdır. Sanki Osmanlı bir gün uyandı ve birdenbire çökmeye başladı gibi bir anlatım var. Oysa ki, bu bir süreçti, ekonomik, siyasi ve kültürel birçok faktörün birleşmesiyle yaşandı.
Ayrıca, bazı büyük savaşların sonuçları da bazen tek taraflı anlatılıyor. Bir savaşı kazanan tarafın tarihi yazdığı söylenir ya… Gerçekten de birçok olayda bu etkiyi görüyoruz. Tarihe her zaman eleştirel bir gözle bakmak lazım.
Samet Tuncay: Sanırım en büyük zorluk, kaynakları filtrelemekti. Çünkü bazı olaylarla ilgili onlarca farklı yorum ve analiz var. Doğru bilgiye ulaşmak ve dengeli bir anlatım oluşturmak için çok fazla okuma yapmak gerekti. Bir de tabii, yazım sürecinde bazen “Bu bölümü biraz daha ekleyeyim” derken konudan sapmamaya çalıştım. Ama sonuçta, herkesin keyifle okuyacağı bir kitap olsun istedim.
Samet Tuncay: Tarihi hikâyeler üzerinden okumak! Ders kitabı gibi değil, roman gibi okuyun. Mesela, bir olayı anlamak için o dönemi anlatan iyi bir tarihî roman okumak çok faydalı olabilir.
Ayrıca, belgeseller, filmler ve hatta tarih podcast’leri çok işe yarıyor. Tarih sadece kitaplarda değil, hayatın her yerinde var.
Samet Tuncay: Evet, aklımda birkaç proje var. Belki biraz daha spesifik bir dönem üzerine yoğunlaşabilirim. Bakalım, zaman gösterecek!
Anksiyete Nasıl Tedavi Edilir? Hepimiz hayatımızın bir döneminde stresli ve endişeli hissetmişizdir. Önemli bir sınav…
Çocuklarda Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) Belirtileri Nelerdir? Çocuklar doğaları gereği hareketli, meraklı ve…
5 Hececiler Özellikleri: Türk Şiirinin Yalın ve Duygusal Yüzü 5 Hececiler Özellikleri nedir? Türk edebiyatı,…
Asya Hun Devletinin Kuruluşu ve Yıkılışı: Bozkırların Kadim Gücü Tarih boyunca insanlık, uçsuz bucaksız bozkırlarda…
Kediler Neden Mırıldanır? Kediler Neden Mırıldanır? Kediler, mırıldama sesiyle insanlar ve diğer kedilerle iletişim kuran…
Unesco'nun Türkiye'deki Kültürel Miras Çalışmaları Bir milletin kültürel mirası, o toplumun tarih boyunca biriktirdiği maddi…
Bu site çerezleri kullanmaktadır.
Daha fazla