İngiliz Kolonyalizmi ve Hindistan örneğine başlamadan önce Hindistan hakkında bazı bilgilere bakmamız gerekir. Hindistan Tarih boyunca insanlık için önemli bir cazibe merkezi niteliğini taşımıştır. Bunun en önemli sebeplerinden birincisi dünyadaki baharat kaynağının büyük bir kısmının Hindistan’da mevcut olmasıdır. Bu yüzden Hindistan birçok devletin sömürüsü altında kalmış fakat bunların içinde en uzun ve kalıcı olarak Hindistan’ı elinde tuta bilen İngiltere olmuştur. Hindistan’ın İngiltere için önemini Ahmet Ağaoğlu şöyle açıklamaktadır; İngiliz müstemlekelerinin sertacı bittabi Hindistan’dır. İngiltere’nin o muhteşem sanayisini yaşattıran, İngiliz iktisadiyat ve maaliyatını takviye eden burasıdır.[1] Peki İngiltere Hindistan’da nasıl bu kadar kilit bir politika uygulayıp diğer sömürgeci devletlerden daha kalıcı ve daha başarılı hala gelmiştir Hindistan üzerinde.
Öncelikle İngiltere Hindistan’da yaptığı faaliyetlerini Hindistan’ı askeri olarak ele geçirip ve sömürmek olarak değil de burada bir iskân sağlayarak meydana getirmiştir. Tabi ki yanış anlaşılmadan şunu da ifade etmekte fayda vardır İngiltere Hindistan’ı sömürürken çok da masumane tavırlar ile takınmamıştır. İngilizler her ne pahasına olursa olsun mümkün olan en kısa sürede fazla servet birikimi yapmak üzere vahşi bir sömürü güdüsüyle hareket ederek Hindistan’ın tüm üretim ticaret ve paylaşım sistemini darma dağın eden siyasetleri 1769-1780 yıllarındaki meşhur Bengal Kıtlığını doğurmuştur[2]
İngilizlerin Hint coğrafyasında sahneye çıkışı 1600 yılında Doğu Hindistan Şirketinin faaliyeti ile başlamıştır. 1608 yılında Şah Cihangir´in izin vermesi ile ilk ticari faaliyetine başlayan şirket, yıllar geçtikçe bir güç merkezine dönüşmüştür. İngilizlerin Doğu Hindistan Şirketi adeta bir Truva atı vazifesi görerek ülkenin içten fethedilmesini sağlamıştır. Ticari gücü öyle boyutlara ulaşmıştır ki karşısında hiçbir güç duramamıştır. Elde ettiği güç ve ticareti koruma altında kurduğu ordu ile rakiplerini saf dışı etmekle kalmamış; ülkenin yöneticilerini de etkisiz hale getirmiştir[3]
İngiliz Doğu Hindistan Şirketi kurulmadan önceki dönemlerde de İngilizlerin bazı ticari organizasyonları vardı. Kraliyet, nüfuz sahibi belli bir kişiyi belli bir süreliğine bu kuruluşların başına getirmiştir. Kraliyet desteğini doğrudan alan bu kişi iş gücünü, malzemeyi ve parayı toparlamaya çalışmıştır. Ancak bu girişimler genelde kısa ömürlü olmuştur. Çünkü kaynak ihtiyacı ve olası risk sorunları karşısında dayanıklı bir tutum sergilenememiştir. Bu gibi kaynak sorunlarını ve riskleri hissedarlar üzerine dağıtmak ve sonuçta kâr elde edebilmek için yeni bir yapıya ihtiyaç olduğu düşünülmüştür[4]
Doğu Hindistan ticaret şirketinin kurulmasının temel nedenlerinden birisi de Avrupa Baharat ticaretinin Hollandalıların elinde bulundurulmasından dolayıdır. İngilizler bu tehlikeyi sezdiklerinden bir gurup Londralı tüccar kraliçeden Hindistan’da bir kumpanya kurmak için talepte bulunmuş ve bunun doğrultusunda Hindistan’da bu ticaret kumpanyasını kurmuşlardır. Bir ticaret anonim şirketi olarak kurulan şirketin hissedarları için sınırlı sorumluluk ilkesi vardır. Şirket işlerini yönetmek ve kilit stratejik kararlar almak için 24 kişiden oluşan yönetim kurulunu seçmek amacıyla yıllık toplantılar düzenlenmiştir. Yönetim seçiminde, sadece 500 sterlinin üzerinde değere sahip hissedarların oy kullanmalarına izin verilmiştir.[5] Şirketin hissedarları, payları oranında ortaktır. Bu hissedarlar kraliyet onayıyla ve seçimle görev almışlardır. Şirket organizasyonunun bir yönetim kurulu olup belli aralıklarla toplanmıştır[6]
Doğu Hindistan Şirketi aynı zamanda askeri güce de sahip bir şirkettir. Onun Kızıldeniz, Basra Körfezi ve Japonya’ya askeri amaçlı seferler düzenlediği de bilinmektedir. Bu savaşların en önemlilerinden birisi 1622’de gerçekleşmişti[7]
Doğu Hindistan Şirketi İngiliz Kolonyalizm’i için bu denli sistematik ve sağlam bir şekilde Hindistan’da kurulmuştur. İngilizler bu Şirket yolu ile hem askeri güç hem ticari faaliyet hem de bir takım korsanlık faaliyetleri neticesinde Hindistan’da kalıcı bir koloni hareketi oluşturmuşlardır. Hindistan topraklarını ellerinden kaybetmemek içinde birçok devlet ile savaşmayı da göze almıştır.
İngiltere, güçlü donanması sayesinde Antiller ve Hindistan’da yerleşim yerleri kurdular. Kurulan yerleşim yerlerine halkın daha çok alt tabakasından insanları yerleştirdiler. İngilizler denizlerdeki egemenliklerini uzun yıllar devam ettirdiler.[8] Burada görüyoruz ki İngilizler sadece ticari olarak sömürmeyip gittikleri yerlerdeki kolonilerine bir şehirli hayat sistemini de kurmaktadırlar. Bu mandater sisteme verile bilecek en güzel örnek ise; Mandaterliğe alınan devletin idarecileri ya bu tür sistemin uygulandığı devletler tarafından merkezden gönderilen genel valiler tarafından yönetilmektedirler ya da yerli işbirlikçilerden temin edilmektedir. İngilizlerin Yeni Zelanda ve Avustralya’da uyguladığı yönetim şekli örnek olarak verilebilir.[9]
Amerika Kıtasının keşfinden sonraki süreçlerde üç güç bu kıtanın kaderini belirleyecek nitelikte kıtaya hakimiyet sağlamıştır. Bunlar başlıca Hollanda, İngiltere ve Fransa devletleridir. Tabi başka devletlerde vardır fakat bu üç devlet Amerika kıtasının yapılanmasında etki rol oynamıştır. Kıta üzerinde İngilizler ile Fransızların kanlı mücadeleleri bulunmuş sonucunda kazanan İngilizler olmuştur. Bu kıtayı ilk olarak sömüren İspanya’dır. İspanya Yeni dünyanın yer altı kaynaklarının bolluğunu keşfedip buradan Avrupa’ya yüklü miktarda Altın ve Gümüş taşımıştır. Ardından buradaki potansiyeli gören İngilizlerde buraya bir Koloni faaliyeti başlatmış ve Yeni dünyada birçok koloni meydana getirmiştir. Öyle ki Bugün bile Amerika Birleşik Devletleri’nin dili İngilizcedir. Buda İngilizlerin kıta üzerindeki başarısını gözler önüne sermektedir.
İngilizler Yeni dünyadan İspanyolların götürdüğü ganimetleri gördükçe iştahları kabardı ve buraya doğru bir harekette bulundular. Amerika’da 13 Koloni kurdular ve bu kolonileri kıtada bulunan diğer sömürgecilere karşı korumak için var güçleri ile mücadele edip Önce İspanyolları daha sonra da Fransızlar ile girdikleri savaşlarda başarılı olmuşlardır.
Amerika Kıtası İngiliz sömürgeciliği için farklı bir rol oynamaktaydı sadece bir sömürge değil İngiltere’deki Kraliyet yarışında kaybedenlerinde uğrak yeriydi. İngiltere bu kıtadaki gücünü Kolonilerin maliyetlerinin artması Tütüne ve Çaya uyguladıkları vergilerin çokluğu nedeni ile Amerika Birleşik Devletleri’nde meydana gelen Çay vergisi isyanı sonucunda girdiği Amerikan bağımsızlık savaşı ile kaybetmiştir. Fakat günümüzde hala Dini, Sosyal ve Maddi İngiliz kültürünün köklü izleri ülkede görülmektedir.
İngiliz Kolonyalizmi ve Türkistan Örneği
İngiltere’nin Türkistan coğrafyasındaki politik hareketlerinin en büyük sebebi Türkistan coğrafyasının kara sınırları olarak Hindistan coğrafyasına bir ulaşımının bulunmasıdır. Bu nedendir ki Rusların Türkistan’daki yayılmacı politikasına karşı önlem almak için İngilizlerde Türkistan’a doğru bir nüfuz politikası gütmüşlerdir.
İngilizlerin Türkistan politikasının oluşmasında en önemli etken, bölgedeki maddi ve siyasi çıkarlarıdır. 1870’li yıllar İngiliz politikasında Hindistan’ın en çok yer ettiği dönemlerdendir.[10]
Bir diğer deyişle dünyanın en geniş ve en önemli sömürge topraklarını elde etmiş olan, on dokuzuncu yüzyılda da sanayisini geliştirmek, ürettiği mamullere yeni pazarlar bulmak ve ticaretini güçlendirmek için nüfuz sahasını daha fazla büyütmeye çalışan ve neticede bu amacına ulaşan İngiltere’nin Türkistan üzerindeki en önemli siyaseti istimlak ettiği bu toprakların güvenliğini sağlamak olmuştur.[11]
Bu sebep ile İngiltere bölgeye birçok elçi göndererek bölgedeki hanlıklar ile münasebet kurmaya çalışmıştır. Örnek verecek olur isek Kaşgar’dan Buhara’ya geçen İzetullah bölge hakkında detaylı bilgi vermiş ve Türkistan’ın geleceğine dair görüşlerini paylaşmıştır.[12]
İngiltere Hanlıklara çeşitli temsilciler göndererek Rusya’nın işgal planları konusunda uyarılarda bulunmuştur. Buhara’ya bu amaçla gönderilen Albay Charles Stoddart başlangıçta iyi muamele görmüş olmasına rağmen Buhara Hanının Rusya’nın Hive Hanlığı tarafından yenilmesini ve İngilizlerin Afganistan’daki durumunun kötüleşmesini müteakip bu devletlerden artık bir çıkarı olmadığını düşünmesi üzerine hapse atılmıştır. Stoddart başlangıçta dinini değiştirmek koşuluyla ölüm cezasından kurtulmuş, fakat daha sonra Hristiyan olmaya devam ettiğini söylediğinden yeniden hapse girmiştir. İngiltere Stoddart’ı kurtarmak için çeşitli girişimlerde bulunmuş fakat bu girişimlerden netice alınamamıştır[13]
Orta Asya hakkında ciddi anlamda bilgi sahibi olan Albay Arthur Conolly Stoddart’ı kurtarmak için Buhara’ya gelmiştir. Conolly o dönemde Hanlıkların İngiliz Kolonyalizmi himayesine girmesi ve neticede Hristiyanlaşması düşüncesiyle tanınmıştır. Bu hayalini gerçekleştirmek için Hanlıklara birleşmeleri yönünde önerilerde bulunan Conolly’nin bu teklifi rağbet görmemiştir[14]
Conolly hanlıklara birbirleri ile iyi geçinmelerini söylemiştir fakat ne Stoddart’ı kurtara bilmiştir ne de Hanlıkların arasını düzelte bilmiştir. Stoddartla birlikte ikisi de idam edilmiştir.
Bunun ardından Ruslar ile İngilizler Türkistan sahasında bir mücadeleye tutuşmuştur. Bu mücadeleye tarihte Büyük Oyun demekteyiz. Fakat bu büyük oyun Rusların Hive, Buhara, Hokand gibi Hanlıkları işgal etmesi ile Rusya aleyhinde zafer ile bitmiş ve İngiltere ellerini Türkistan’dan çekmiştir.
Bir önceki yazım için tıklayınız.
[1] Ahmet Ağaoğlu, İngiltere ve Hindistan, Cumhuriyet Matbaası, s.16
[2] Yücel Bulut, Hindistan’da İngiliz Sömürgeciliği, Oryantalizm ve William Jones, s.88
[3] Hüseyin Günarslan, Famines in The British Colony of Bengal, Asya Araştırmaları Dergisi, s.199
[4] Cenk Salih Özcan, İngiliz Sömürgeciliğinin Kuruluşu, Teorisi ve Uygulaması: Kuzey Amerika Deneyimi (1584-1631), Yayınlanmamış Doktora Tezi, s.94
[5] Canan Kuş Büyükbaş, İngiliz Doğu Hindistan Şirketinin Kuruluş Aşamasında İngilizlerin Hindistan’a Yerleşme Çabaları, Mavi Atlas, s.279
[6] Özcan, a.g.e, s.93
[7] Büyükbaş, a.g.e, s.280
[8] Ahmet Utku Özensoy, 15 ve 16. Yüzyıllarda Sömürgecilik Hareketleri, Fiyat Devrimi ve Sömürgecilik İdeolojisi, Tarih ve Gelecek Dergisi, s.827
[9] Ahmet Gündüz, Sömürgecilik Kavramı Ve Sömürgeci Devletlerin Uyguladıkları Taktikler “Ortadoğu Örneği”, Tarih Okulu Dergisi, s.768
[10] Kadriye Topal, 19. Yüzyılda İngiltere’nin Türkistan Siyaseti, Yüksek Lisans Tezi, s.34
[11] Kürşat Gökkaya, Cemil Cahit Yeşilbursa, Yeni ve Yakın Çağ Tarihi: Bir Sosyal Tarih Çalışması, Siyasal Kitapevi, s.160
[12] Zeki Velidi Togan, Bugünkü Türkili Türkistan ve Yakın Tarihi, Enderun Kitapevi, s.220
[13] Muhammed Bilal Çelik, 1800-1865 Yılları Arasında Buhara Emirliği, Yayımlanmamış Doktora Tezi, s.202-203
[14] Çelik, a.g.e, s.204-205
Kuramsal Dil Bilimi Nedir? Kuramsal Dil Bilimi Nedir? dillerin yapısını, işleyişini ve evrimini inceleyen bilim…
Ters Psikoloji Nedir? Ters Psikoloji Nedir? Ters psikoloji, bir kişinin istediği bir davranışı elde etmek…
Felsefede Sezgicilik Nedir? Felsefede Sezgicilik Nedir? Felsefe dünyasında sezgicilik (intüisyonizm), bilgi edinme sürecinde sezginin önemini…
Liberteryenizm Felsefesi Nedir? Liberteryenizm Felsefesi Nedir? Liberteryenizm, bireysel özgürlüğü en yüksek değer olarak gören ve…
Suç ve Ceza Kısa Özet ve Analiz Suç ve Ceza Kısa Özet ve Analiz yazısında…
Nöral İletişim Teorisi: Sinir Sisteminin Dilini Çözümlemek Nöral İletişim Teorisi, sinir sisteminin karmaşık dilini açığa…
Bu site çerezleri kullanmaktadır.
Daha fazla